Behlül Dânâ Hz.
Hak
âşığı. Çok tanınmış evliyâdan biri.
Asıl
ismi Vüheyb bin Ömer Sayrâfî'dir.
Behlûl-i Dânâ adıyla şöhret buldu.
Doğum
târihi kesin olarak bilinmemektedir.
Kûfeli
olduğu hâlde ömrünün çoğunu Bağdât'ta geçirdi.
Hârûn
Reşîd'in kardeşi olduğuna dâir rivâyetler varsa da aslı yoktur.
Hârûn
Reşîd'e nasîhat verirdi.
Herkese ders olacak hikmetli sözleri çok meşhûrdur.
805
(H.190) senesi Bağdât'ta vefât etti.
Dicle
kenarında Şunûziyye kabristanlığına defnedildi.
Behlül-i Dânâ, zamânın büyüklerinin sohbetlerinde bulundu. Eymen bin
Nâbil, Amr bin Dînâr ve Âsım bin Ebi'n-Necîd'den hadîs-i şerîf öğrendi. İbretli
mânâlı sözler söyledi. Menkıbeleri dilden dile
aktarıldı.
Behlül-i Dânâ, duâsı makbul bir zâttı.
CEHENNEMDEN ATEŞ GETİRMEYE
GİTTİM
Abbasi'lerin ünlü halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış olan Behlül Dânâ
(VIII. yüzyıl) dönemin evliyasındandı. Zaman zaman aklından zoru olan kimselere
has tavırlar takınır, herkes de bundan dolayı kendisini deli sanırdı. Ama bunu
maksatlı yapardı. Behlül Dânâ hazretleri daima Harun Rediş'in yakınında bulunur,
çeşitli sebepler hâsıl ederek onu uyarırdı. Bir gün Behlül Dânâ hazretleri, üstü
başı toz toprak içinde uzun bir yolculuktan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun
Reşid'in huzuruna çıktı. Harun Reşid sordu:
- Be
ne hâl Behlül, nereden geliyorsun?
-
Cehennemden geliyorum ey hükümdar.
- Ne
işin vardı cehennemde?
- Ateş
lazım oldu da ateş almaya gittim.
-
Peki, getirdin mi bari?
-
Hayır efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm, onlar "Sanıldığı
gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir" dediler.
ÖLÜM EN BÜYÜK NASİHATTİR
Harun
Reşit’in annesi Behlül Dânâ hazretlerine gelerek Harun’a biraz nasihat et de
adaletten ayrılmasın. Yoksa ahirette işi çok zor olacak diyor:
Behlül
Dânâ hazretleri bir Harun Reşit’e, “Uygun görürseniz biraz dolaşalım diyor ve
Onu mezarlığa götürüyor. Tek tek mezarları göstererek “Bak şu filanca idi, şu
kadar malı vardı, şu kadar yıl yaşadı ve öldü. Şurada yatan da filanca idi,
zamanının hükümdarı idi, şu kadar askeri, şu kadar da hazinesinde malı vardı.
Şurada yatan kadın da zamanının en güzeli idi. Herkes ona sahip olmak için can
atıyordu. Sonunda biri ile evlendi, şu kadar çocuğu oldu ve şu kadar yıl yaşadı.
Bu ve benzeri yer gösterme ve değerlendirmenin ardından eve dönüyorlar. Harun
Reşit’in annesi, bu günlerde hiç Behlül’le sohbet ettin mi, sana neler anlattı?
diye soruyor. H.Reşit’in annesi tekrar Behlül Dânâ hazretlerine gelerek,
“Oğluma ne zaman nasihat edeceksin?” diye soruyor. O da ben Ona nasihat ettim.
Birlikte mezarlığa gittik. Ona bazı geçmiş kimseleri hatırlattım. “Ölüm en büyük
nasihattir. Eğer bunu anlamadıysa diğer söyleyeceklerimin de bir faydası olmaz”
diyor.
MEZARTAŞI
Birisi
Behlül-i Dânâ'ya gidip; "Ey Behlül! Oğlum vefât etti. Kabir taşına ne yazayım."
dedi. Behlül hazretleri buna gülüp;
"Dün altımda olan çimenler bugün üstümde yeşerdi.
Ey yolcu,
bil ki şu toprak, günahlardan başka her şeyi örtmektedir,
yaz." dedi.
DAMDA DEVE BULAMAYIZ
Adamın
birisi namaz kılmaz, diğer ibâdetleri yapmaz ama her gece yatarken; "Yâ Rabbî!
Bana Cennet'ini ver!" diye duâ ederdi. Bir gece aynı şekilde yattı. Geç vakitte,
damdan bir tıkırtı geldiğini hissederek uyandı. Hemen çıkıp; "Kimsin, orada ne
arıyorsun?" dedi. Damda bulunan Behlül Dânâ idi ve "Devem kayboldu da onu
arıyorum." dedi. Ev sâhibi, "Kaybolan deve damda olması mümkün mü? Bu akılsızlık
değil midir?" deyince, Behlül-i Dânâ; "Senin, hiç ibâdet etmemen ve sonra da
Allah-ü teâlâdan Cennet'i istemen daha akılsızlık değil midir?" buyurdu. Ev
sâhibi O zaman, Behlül-i Dânâ'nın kendisine nasihat vermek için böyle yaptığını
anladı. Hatâsını anlayıp, tövbe etti ve ibâdetlerini aksatmadan yapmaya
başladı.
KÜRKÇÜ DÜKKANI
Bir
gün Behlül-i Dânâ'nın evine hırsız girmiş, evde ne bulduysa götürmüştü. Doğruca
kalkıp kabristânlığa gitti ve kapısına oturdu. Bunun farkına varanlar başına
toplanıp; "Niçin hırsızın peşinden gitmedin de buraya geldin?" dediler. Onlara;
"Yolunu şaşırmış o adamcağızı burada bekliyorum." diye cevap verdi. Bu söze
oradakiler kahkaha ile güldüler ve "Hay Allah iyiliğini versin, o adamın burada
işi ne?" dediler. Bunun üzerine Behlül hazretleri; "Siz hiç merak etmeyin o
mutlakâ bu kapıya gelecek. Ecel onu buraya getirecektir." buyurdu. Bu sözler
üzerine herkes derin düşüncelere daldı.
CENNETİ NERDE ARAMALI
Bir
gün Harun Reşit’in karısı, beyine şöyle
diyor:
-Allah’a hamd olsun ki bu dünyada saraylarda rahat ve mutluluk içinde
yaşıyoruz. Rabbimiz bize ahirette de böyle hatta daha iyi şartlarda yaşamayı
nasip etse keşke diyor. H.Reşit de:
-İnşallah hanım kim istemez ahiret mutluluğunu diyor.
H.
Reşit dışarı çıkıp dolaşırken Behlül Dânâ hazretlerinin yeri kazdığını görüyor
ve takılmadan edemiyor:
-Hayırdır Behlül yine ne işler çeviriyorsun? Diye soruyor. O da:
-Cennet arıyorum diyor. Harun Reşit:
-Yapma
Behlül! Burada Cennet aranır mı? diyor. Behlül Dânâ hazretleri
de:
-Sen
sıcak yatağında hanımının yanında cennet arıyorsun oluyor da burada neden
olmasın? Diyor.
Devamı Gelecek.....
-------------------- .. |