Bir dönem podyumun en ünlü mankeni olan Yaşar Alptekin, aniden şaşalı hayatını bırakarak kendini dine verdi. Hayatındaki değişiklik ise, ünlü işadamı Sakıp Sabancı’nın cenaze namazını kıldıktan sonra gerçekleşmiş. Cenaze namazına gidene kadar Fatih Câmisinin yerini bile bilmeyen Alptekin, o günkü yaşadığını şöyle anlattı:
“ Orada ruhumun bedenimden ayrıldığını hissettim, insanları gözlemlemeye başladım. Kimi insanlar saatine bakıyordu; “Geç oldu bitse de gitsek.” gibi. Kimi insanlar da; “Meşhur insan görür müyüz?” diye etrafına bakıyordu. O sırada gözüm 50 metre uzakta duran tabuta takıldı. Türkiye’nin en zengin iş adamlarından birisi yatıyordu. Sahip olduğunu zannettiği hiçbir şeyi götüremiyordu. Götürebildiği yegane şey kefen, kefenin de cebi yok. Ve düşündüm; buradaki insanların birçoğu bunun farkında değil. Bu bir ibret. Bundan bazıları bir ders çıkarmıyor. O ana kadar vallahi, billahi ölümü hiç düşünmemiştim.
Cenaze namazını kıldım eve geldim. Gece balkonda oturdum etrafı seyrettim. Şimdi hatırlamı-yorum ama tek hatırladığım şey eve yürüyerek gelmiştim. Hatırladığım şey tebessüm ediyordum. Bir ara kendimi yakaladım tebessüm ederken. Korktum; “Ben deliriyor muyum? İnsanlar beni görecek delirdi sanacaklar.” diye düşündüm. Yeni görmeye başlayan bir insan gibiydim sanki, gözlerim yeni açılmıştı.
Çarşaflı bir bayan görünce Allah günah yazmasın, Allaha sığınıyorum. Uygunsuz şeyler söylüyordum. “Şalvarlılar, takunyalılar geliyor.” diyordum. Meselâ gittiğim bir restaurant da baş örtülü bir bayan olsa kınıyordum, dışlıyordum. Ama sonra, elhamdülillah namaz kılmaya başlayınca bundan çok utanır oldum. Yani; o aslında tenezzül edip de içine girmediğimiz araştırmadığımız, dünyada ibâdet hâlinde bulunan insanların ne kadar saf, temiz ve samimi olduklarını görünce daha da şaşırdım ve daha da utandım...