Mesaj sayısı : 173 Giriş sayısı : 955
Konu puanı : 0 Toplam P : 6
Konuya Puan ver
Üye bilgileri
|
Sual: Tütün, sigara içmek haram mıdır? İslam âlimleri bu konuda
ne bildirmişlerdir? CEVAP Dürr-ül-muhtar kitabının
beşinci cildinde buyuruluyor ki: Hanefi âlim İbni Nüceymi Mısri,
Eşbah kitabında diyor ki: Âyet-i kerimede ve hadis-i
şeriflerde haram olduğu bildirilmeyen şeyler, aslı üzere helal olur. Veya helal
ve haram diye hüküm verilemez. Hanefi ve Şafii âlimlerinin çoğu, böyle şeyler
helal olur dedi. İbni Hümam, Tahrir kitabında da böyle
söylüyor. Bunun için, Besmele ile kesildiği bilinmeyen hayvana ve zararı
görülmeyen ota helal denir. Tütün de böyledir. Âlimlerin çoğuna göre, helaldir.
Birkaçına göre ise, hüküm verilemez. [Uyun-ül-besair’de, Hamevi
Eşbahı şerh ederken, (Buradan tütün içmenin helal olduğu
anlaşılıyor) buyuruyor.]
Hanefi âlimlerinden, Şam müftüsü, Abdürrahman
İmadi, Hediye adındaki kitabında, (Tütün; soğan, sarmısak gibi
mekruhtur) buyurdu. İbni Abidin, bu satırları açıklarken
buyuruyor ki: Vehbaniyye şerhinde, (Tütün içmek ve satmak
yasak edilmelidir) diyor. [Tütünü yasak eden dördüncü Murad han zamanında
bulunan Şernblali de, (Halife mubahları yasak edince haram olur) diyerek, tütün
yasak edilmeli demiş, fakat yine de haram veya mekruh
dememiştir.]
Mısır’da, Maliki âlimlerinin büyüklerinden Ali
Echüri hazretleri tütünün helal olduğunu bildiren kitap yazıp, dört
mezhep âlimlerinin, tütünün helal olduğunu bildiren fetvalarını nakletmiştir.
Abdülgani Nablüsi hazretleri de tütünün mubah olduğunu
bildiren, Essulhu beynelihvan kitabında diyor ki: Tütün
bazılarına zarar verirse, yalnız bunlara haram olur, başkalarına haram olmaz.
Bal, safra hastasına zarar verir. Fakat, başkalarına haram değildir. Her şey
aslında helaldir. Haram veya mekruh diyebilmek için, delil lazımdır. Şarap
habislerin en kötüsü iken ve Resulullah İslamiyet’in bildiricisi olduğu halde,
şaraba haram demedi. Âyet-i kerime ile yasak edilmesini bekledi. O halde, tütün
içmek mubahtır, helaldir. Kokusu ise tab’an mekruhtur. Şer’an mekruh değildir.
İbni Abidin hazretleri devam ederek buyuruyor ki:
Tütün içmek Şafii’de haram değil, tenzihen mekruhtur. Hatta, zevce tütünü
bırakınca, zarar görmezse, meyve gibi olur. Kocasının tütün parası vermesi lazım
olur. Tütünü bırakınca, kadın zarar görürse, ilaç gibi olur.
Tütünü
haram sananların vesika olarak ileri sürdükleri, Berika
kitabının sahibi Muhammed Hadimi hazretleri diyor ki:
Bazıları, (Tütün ve kahve kullanmak da, âdette bid’attir. İkisi de
haram değildir ve mekruh da değildir. Doğrusu da budur. Bunlara haram diyen,
âdette bid’ati haram etmiş olur) dedi. Bize göre, kahve belki böyledir. Fakat,
bunu da, kullanmamak daha iyidir. Çünkü, hakkında söz birliği yoktur. Tütüne
gelince, haram olmadığı doğru ise de, mekruh olduğunda şüphe yoktur. Çünkü,
helal olmasında söz birliği yoktur. Hadis-i şerifte, (Soğan, sarmısak
yiyen, mescidimize gelmesin) buyuruldu. Çünkü, melekler pis kokudan
incinir. Cüzzam, baras hastaları, yarası kokanlar, üzeri balık kokanlar da
böyledir. tütünü içmek de bunun için mekruh olur dedi. Salih olan kimse, bu
hadis-i şeriften korkarak tütün içmez. (Berika)
Abdülgani
Nablusi hazretleri diyor ki: Tütün ve kahve için çeşitli şeyler
söyleniyor ise de, sözün doğrusu, ikisine de haram ve mekruh dedirtecek bir
sebep yoktur. Her ikisi de, (Âdette bid’at)dir. Herhangi bir sebep göstererek
bunlara haram diyen kimse, âdette bid’at olan şeye haram demiş olur. Âdette
bid’ate haram denilemeyeceğini, cumhuri ulema bildirmiştir.
(Hadika s.143)
İsmail Hakkı hazretleri, ilk zamanlarında
tütünün haram olduğunu yazmıştı. Çünkü, sultan Murad, tütün içmeyi yasak
etmişti. İçen öldürülüyordu. Bu âlim, tütünü değil, tütün içmeyi, idama sebep
olduğu için haram demişti. Hükümet, tütün yasağını kaldırdıktan sonra, yazdığı
kitabında, tütünün haram olmadığını bildirmiştir. [Bursa’da Orhan kütüphanesinde
bu kitap vardır.]
Maliki âlimlerinden Ali Echüri
hazretleri buyuruyor ki: Tütün, aklı gidermiyor. Necis de değildir. Böyle
olunca, tütün içmek haram değildir. Başka türlü zararlara sebep olursa haram
olur. Zarar vermeyen kimseye haram değildir. Afyonu, aklı gidermeyecek az
miktarda yemek caiz olduğu gibi, tütünü de aklı gidermeyecek miktarda içmek caiz
olur. Bu ise, insanlara göre ve içilen miktara göre değişir. Bir kimsenin aklını
gideren miktar, başkasının aklını gidermez. Tütün haramdır, diye kesin
söylenemez. Bunu ancak din cahili olan söyler. Aklı gidermeyince, helal olduğu
anlaşılmaktadır. Tütün, israf olduğu için haramdır da denilemez. Çünkü, mubah
olan şeyi almak için verilen mal israf olmaz. Zararlı olduğundan haramdır demek
de ilmi bir söz değildir. Çünkü, zarar verene haram olur. Zarar vermeyene haram
olmaz. Hanefi âlimlerinden şeyh Muhammed Nihriri, uzman
doktorun sözü ile veya tecrübe ile zarar verdiğini anlayan kimseye tütün içmek
haram olur. Böyle kesin anlaşılmadıkça, helal olduğuna fetva vermiştir. Tütün
hakkında bir hadis yoktur. Hanbeli âlimlerinden Meri bin Yusüf Mukaddisi,
Tahkikul-burhan fi-şanid-duhan kitabında, başka zarar
vermedikçe tütünün haram olmadığını, ateş dumanını ağza çekmek gibi olduğunu,
bunun haram olacağını ise kimsenin bildirmemiş olduğunu yazmaktadır. Yeni
meydana çıkan bir şey, mubaha benzerse mubah olur. Harama benzerse haram olur.
Aklı olan bir din adamı, tütünü elbet mubahlara benzetir. Zarara sebep olmadıkça
haram diyemez. Aklı gidermeyecek kadar tütün içmenin haram olmadığını dört
mezhep âlimleri sözbirliği ile bildirmişlerdir.
(Gayet-ül-beyan)
Tütün, aklı giderir veya zarar verirse
yahut nafakası vacip olanın nafakasını terke veya namazın vaktini kaçırmaya
sebep olursa, haram olur. Başkalarının içmesi haram olmaz. Uyuşturucu maddenin
aklı gidermeyen kadar az miktarını satmak da caizdir. (Celal-ül-hak fi
keşfi ahvali şiraril-halk)
Tütün içmek, alkollü içkiler ve
afyon, morfin, esrar ve benzerleri uyuşturucu maddeler gibi, haram edilmemiştir.
İbni Abidin, (Zebaih) kısmında, (Allahü teâlânın, helal ve haram diye
açıklamadığı şey, Allahü teâlânın af ettiği şeylerdendir) hadis-i
şerifini yazarak, haram olduğu bildirilmeyen ve haram edilmiş olanlara
benzemeyen her şeyin mubah olduğunu göstermektedir.
Kötü alışkanlık,
haram işlemeye alışmak demektir. Haram olmayan şeyi kullanmaya kötü alışkanlık
denmez. Boğazına düşkün olanlar, yiyeceğe benzetilemez diyerek de tütünü
kötülüyorlar. Tütün bitkisini yakıp, dumanını çekmek, ihtiyaç değil, caiz olmaz
diyorlar. Günnük, ud ağacı, tütsü otunu yakıp koklamak mubahtır. Bunlar, yenmez,
içilmez, caiz olmaz denemez. Ölülerde ve dirilerde kullanılması sünnet olan şeyi
de, yakılıp dumanı savruluyor diye, kötülenemez. Bunlar ve pis kokulu otlar,
Araf suresindeki, (Yerden çıkardığı ziynet) kelimesine dahil
olunmuştur. İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki: (Çok yiyince sarhoş eden
katı madde ve otların aslı temizdir, mubahtır.) (Redd-ül-muhtar
5/ 295)
Bir kimseye zarar veren mubah şey, ona haram olur. Zarar
vermediği kimselere haram olmaz. Aşırı içen bazı kimselere zarar verirse,
bunların çok içmesi haram olur. Fakat, bunların az içmelerine ve zarar
görmeyenlere de haram olur denilemez. Çoğu zarar veren şeyin azı da haram olur
demek pek yanlıştır. Her şeyin çoğu zarar verir. Ekmeğin, suyun da çoğu, zarar
verir. Bunun içindir ki, doyduktan sonra yemek haramdır. Fakat, çoğu zarar
veriyor diye, az yemek, içmek, haram olur mu?
Abdülgani
Nablusi hazretleri buyuruyor ki: Yemesi, içmesi zararlı olanlar üçe
ayrılır: 1- Öldürücü olanlar. Her zehir, cam tozu ve
benzerleri böyledir. Bunları yemek, içmek haramdır.
2-
Öldürücü olmayanlar. Toprak, çamur, kil ve benzerleri böyledir. Bunları çok
yemek, içmek mekruh olup, zararsız miktarları
mubahtır.
3- Organlarında zafiyet olanlara zarar
verenler. Sağlam olanlara zarar vermezler. Bazı kimselere balık eti, süt,
yumurta, biber gibi şeyler zarar verir. Bunlar, yalnız zarar verenlere haram,
mekruh olur. Zarar vermeyenlere ise mubahtır.
(Hadika)
Tütüne zararlıdır diyenler üçüncü maddeye dahil
ediyorlar. Her içeni öldürücü bir zehir olduğunu bildiren bir ilim adamı yoktur.
Tütündeki nikotinden dolayı, günde bir iki sigara içen zehirlenir diyen de
yoktur. Çünkü bu söz, havada, boğucu olan karbondioksit gazı bulunduğu için,
nefes alan zehirlenir demeye benzer. Nikotinden çok daha zehirli olan siyanür
asidi, acı bademde de vardır. Bu zehirden dolayı acı badem yemek haramdır,
mekruhtur diyen yoktur. Her şeyi fazla yemek, içmek zararlı olur. Aşırı tütün
içmek elbette zararlıdır. Bunun için sigara herkese zararlıdır, kansere sebep
olur diyerek, günde 1-2 sigaranın da zararlı olacağını sanmak, bu yüzden haram
veya mekruh demek ilme aykırıdır.
Hanefi âlimi seyyid Ahmed Tahtavi diyor
ki: Şafii âlimlerinin çoğu, tütüne tenzihen mekruh dedi. Hanefi mezhebinde,
soğan, sarmısak gibi tenzihen mekruhtur.
(Dürr-ül-muhtar haşiyesi)
İbni
Abidin, abdestin sünnetlerini anlatırken diyor ki: Pezdevi üsulünde
denildiği gibi, haram olduğu açıkça bildirilmeyen her şey, sözbirliği ile
mubahtır. Çünkü, Allahü teâlâ Bekara suresinde, (Yerlerde olan her şeyi
sizin için yarattım) mealindeki âyet-i kerimede, hepsinin mubah
olduğunu bildirmektedir. Tahrir kitabında bildirildiği gibi,
Hanefi ve Şafii âlimlerinin çoğunluğuna göre, her şey yaratılışında helaldir.
Ekmel-üd-din, (Pezdevi) şerhinde de böyle bildiriyor ve bir
şeyin haram olduğunu işitmeyen kimselerin, o şeyi yemesi mubahtır diyor.
İmam-ı Muhammed, (Leş ve şarap, yasak edildikten sonra haram oldu)
diyerek, her şeyin aslında mubah olduğunu, yasak edilince haram olduklarını
bildiriyor.
Milyonlarla salih Müslümanın ve halife-i müsliminin, şeyh-ül
İslamların kullandığı şeye, kendi aklı ile kötü alışkanlık demek, bunu haramlara
benzetmeye kalkışmak, ancak cahillerin yapacağı iştir. İkinci Abdülhamid
han tütün içerdi. Kendisine Şemdinan ve İskeçe şehrinden tütün gelirdi.
İskeçe, Şemdinan ve Samsun tütünleri, kıyılmış halinde, latif kokmaktadır.
Çubuğa koyup içerlerken, etrafa hoş kokusu yayılmaktadır. Bozuk, karışık tütün
içerken iyi kokmazsa, halis ve hoş kokulusu kötülenemez. Acı biberi sevmeyen
kimse, tatlı biberi, hatta acısını da kötüleyemez. Bunlara mekruh diyemez. Eğer
derse, sözünün kıymeti olmaz. Herkes, sevmediği şeye haram, mekruh derse, din-i
İslam, Hıristiyanlığa döner. Onun gibi karmakarışık olur.
Tütünü bırakmak
nefs ile mücadele sevabı kazandırmaz. Bedene ihtiyacını vermemek, zulüm olur.
Günah olur. Nefs, ihtiyaca kavuşmakla doymaz. İhtiyaçtan fazlasını ve haramları
ister. O halde, nefsle mücadele, haramlardan ve mubahların fazlasından
sakınmaktır. Günde bir kere tütün içmemek, nefsle mücadele değildir. Tütünü,
sıhhate ve keseye zararlı olacak miktarda fazla içmemek mücadeledir. Yalnız
tütün ile değil, bütün mubahlarla da nefs mücadelesinin böyle olması
gerekir.
Tütünü, afyona benzetmek de, onun herkese haram olacağını
göstermez. Tersine olarak, zarar yapmayacak kadar az içenlere mekruh bile
olmadığını, gösterir. Çünkü müctehidler, afyon gibi uyuşturucu maddeleri, haram
olan içkilerden ayırmaktadır.
Dürr-ül-muhtar 3. cilt,
166.sayfada, (Benc veya Ban otu denilen uyuşturucu otu yemek mubahtır. Çünkü
ottur. Bununla sarhoş olmak haramdır) diyor. İbni Abidin
hazretleri bunu açıklarken buyuruyor ki: (İmam-ı Muhammede göre, çoğu sarhoş
edenin azı da haram olması, sıvı olan içkiler içindir. Böyle olmasaydı, safran,
anber gibi, fazlası sarhoş eden birçok katı maddelerin az miktarını yemek de
haram olurdu. Bunlara haram diyen hiçbir âlim yoktur. Ban otu ve benzeri zehirli
otların necis olduğunu hiçbir âlim bildirmedi. Ban otunun ilaç olarak
kullanılması caizdir. Aklı giderip keyif verici olarak kullanılması caiz
değildir. İmam-ı Muhammedin sözü sıvı haldeki içkiler içindir. Ban otu ve
benzerleri, katı oldukları için, ancak sarhoş olmak için kullanılmaları haram
olur. Bu da, çok miktarda kullanılmaları haram olur demektir. Az miktarda
kullanılmaları haram olmaz. Mesela, Amber ve benzerlerini koku için ve Skamonya
denilen zehirli mahmude otunu müshil olarak kullanmak ve diğer katı zehirli
ilaçları az miktarda kullanmak haram olmaz. Caiz olur. Zarar veren çok
miktarlarını kullanmak haramdır.) [Redd-ül muhtar]
Tütün
abes de değildir. Abes, faydasız iş yapmaya, boş yere vakit geçirmeye denir.
Çalgı ile, oyun ile vakit geçirmek böyledir. Tütün, vakit öldüren bir iş
değildir ki, abes denilsin. Tütün içmek, faydalı iş yapmaya mani olmuyor. Tütün
içerken kitap okunur. Misafir ile sohbet edilir.
Büyüklerin yanında,
camilerde, vaazlarda, muhterem yerlerde içilmemesi de, haram veya mekruh
olacağını göstermez. Büyüklerin yanında yatılmaz. Bunlara ve Kâbe’ye karşı ayak
uzatılmaz. Vaazda, derste ekmek bile yenmez. Böyle, birçok yerlerde ve sıkıntı
duyanların yanında yapılmayan çok şey vardır ki, başka yerlerde ve yalnız iken
hiçbiri haram veya mekruh değildir. Camide alış veriş etmek, yüksek sesle
konuşmak, kan aldırmak mekruhtur. Fakat bunlar, cami dışında mekruh değildir.
İhtiyaç deyince yalnız yiyip içecekleri anlamak, pek basit bir görüştür.
Bedenin, ruhun çeşitli ihtiyaçları olduğu, din kitaplarında yer almaktadır.
Bütün duyu organlarımızın farklı ihtiyaçları olduğu gibi, sinir sisteminin,
hatta her organın ayrı ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların, ekmek, su gibi
önemli olduğu, herkesçe bilinmektedir. Fıkıh kitaplarında, akla gelmeyen,
çeşitli ihtiyaçlar görüyoruz. Mesela, Dürr-ül-muhtar’da, (Burnu
ve teri silmek için mendil satın almak, ihtiyaç için olursa caizdir. Gösteriş
için olursa, tahrimen mekruhtur) diyor.
Görülüyor ki, bir şeyi kullanmak
bile, niyete göre ihtiyaç olmaktadır. Doyduktan sonra yemek haramdır. Fakat,
oruç tutmak veya misafiri utandırmamak için olunca, helal, hatta sevap oluyor.
Misafire ikram için, haram, helal oluyor da, haram olmayan tütünü ikram etmek
neden suç olsun? Tütünü kötüleyenler, bu hücumlarını, keşke, İslamiyet’in haram
ettiği şeylere karşı yapsalardı, çok sevap kazanırlardı. İslam’a büyük hizmet
etmiş olurlardı. Fakat, şeytan herkesi bir taraftan yakalıyor. Hem İslamiyet’e
saldırtıyor, hem de, ibadet yaptığını sanarak, kibre, ucba sürüklüyor. Bunları
anlamadan konuşmak, dine de, söz sahibine de kusur getirir. Hissi, yani kendi
görüşlerini, dinin emirleri ve yasakları durumunda göstermeye kalkışmak ve
yapılan işlerin, helal mi, haram mı olacağını ayırırken taassuba kapılıp,
nasslara dayanmamak felakettir.
Birkaç âlim ise, nafakadan kesilmesi,
dumanı ile başkasını rahatsız etmesi, çok içerek bedene zarar vermesi... gibi
şartlarda tütüne haram veya mekruh demişlerdir. Yoksa, mücerret [soyut olarak]
tütünün içilmesini kötüleyen hiçbir âlim yoktur.
El-Ukud-üd-dürriyye’nin ve Hadika ikinci
cildinin sonunda, tütünün haram olmadığı vesikalarla ispat edilmiş ve
Tahtavi’nin Merakıl-felah haşiyesi, orucu bozanlarda da uzun
yazılıdır.
Şam âlimlerinden Mustafa Rüştünün Tuhfet-ülihvan ma
kile fiddühan kitabında, insanın sıhhatini bozan, zarar veren şeyleri
ve israfı uzun anlattıktan sonra, tütünün böyle olmadığını bildiriyor. Tütüne
haram demek, vera ve takva da olmaz. Vera sahipleri, Allahü teâlânın haram
etmediği şeye, haram diyemez diyor. Hanefi âlimlerinden allame Abdüllah bin
Muhammed Nihriri ve Şafii âlimlerinden Ali bin Yahya Nevreddin Ziyadi ve
Abdürraufi Münavi ve şeyh Ali Şevberi ve şeyh İsmaili Sencidi ve Maliki
âlimlerinden allame Külli ve Hanbeli âlimlerinden şeyh Meri, tütünün haram
olmadığına fetva vermişlerdir diyor. Zararı ve lüzumu olmayan şey için mubah,
zihin durgunluğunu giderip, hafızasını kuvvetlendirene mendub, terk edince zarar
verene vacib, kullanınca zarar verene haram, içmek istemeyene, tütün içmesi
mekruh olur, diyor. Şarap böyle değildir. Şaraba alışan, tevbe etse, şarabı terk
ettiği için hasta olup, ölse, sevap olur.
Âlimlerin çoğu tütüne mubah
demiştir. Mesela Şeyh-ul İslam Ebülbeka, Ahmed bin Ali Hariri, İsmail
Meraşi, kadi Abdürrahim, Ganim bin Muhammed Bağdadi, Şeyhul İslam Behai,
Muhammed Tarsusi, Muhammed Kehvaki, Mısır âlimlerinden Yusüf Decvi ve Muhammed
bin Abdülbaki Zerkani, allame Abdülgani Nablusi, Abdürrahman bin Muhammed İmadi,
allame Ali Echüri, Mahmud-i Samini, Osman Bedreddin, seyyid Abdülhakim efendi,
büyük âlim, veliyyi kâmil mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri
buyuruyorlar ki: (Zarar ve alışkanlık yapmayacak kadar az içilen tütüne
haram ve mekruh demekten sakınmalı, kesesine ve sıhhatine zarar vermeyecek kadar
az içenleri fasık, günahkâr bilmemelidir.)
Tütün içmek israf
mıdır? İsraf, malı haram olan yere vermektir. Azı da, çoğu da israf
olur. Büyük günah olur. İçki ve kumar için vermek böyledir. Sigara haram
olsaydı, buna az veya çok verilen para israf olurdu. İmam-ı Rabbani
hazretleri buyuruyor ki: (İnsanın bazı arzuları, tabiatından ileri
gelmektedir. Hiç kimse bu isteklerden kurtulamaz. Mesela, sıcakta, insanın
tabiatı serin bir şey içmek ister. Soğukta, sıcak bir şey ister. Böyle istekleri
yapmak nefse uymak değildir. Çünkü, tabiatımızın zaruri istekleri mubahtır. Bu
ihtiyaç maddelerini lazım olduğu kadar kullanmak sünnettir. Çünkü, bu tabii
istekler nefsi emmarenin arzularının dışındadır. Nefs, mubahların lüzumundan
fazlasını ve haramları ister.) [Mektubat 3/27]
Malı,
ihtiyaç olan mubahlara harcamak israf değildir. Günah olmaz. Sigaraya alışmış
kimsenin tabiatı ekmek ister gibi, tütünü istiyor. Böyle kimsenin, ihtiyacı
kadar kullanması israf olmaz.
Tab’an
mekruh Sual: Tab’an mekruh ne
demektir? CEVAP Tab’an mekruh, insanın tabiatına çirkin
gelen, tiksindiren şey demektir. Çiğ soğan ve sarımsak yemek gibi. Bunları yemek
mubah, yani dinen mekruh değildir. Kokusu rahatsız ettiği için, tab’an
mekruhtur. Dinen mekruh değildir.
Muz, kivi ve
sigara Sual: Kur’anda ve hadiste, sigaranın mubah olduğuna dair bir
delil var mıdır? CEVAP Dinimizde mubah olan şey için
delil aranmaz. Haram olan şey için delil sorulur. Mesela muzun, kivinin mubah
olduğu Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde olmaz.
Âlimlere
itiraz Sual: Tam İlmihal’de sigaraya mubah deniyormuş. Öyle
midir? CEVAP Tam İlmihal nakle dayanır. Tütün bahsinde de
âlimlerden nakil yapılmıştır. Tam İlmihale itiraz eden oradaki âlimlere itiraz
ediyor demektir.
Tam İlmihal’de diyor ki: Tütüne haram diyen birkaç
âlim ve mekruh diyenler oldu. Dikkat edilirse, bütün bu kitaplarda, tütünün
haram olmasında bazı şartlar bildirilmekte, haram olmasını (Nafakadan kesilmesi,
dumanı ile başkasını rahatsız etmesi, çok içerek bedene zarar vermesi... gibi
şeylere) bağlanmakta, bu şartlar için kötülenmektedir. Yoksa, mücerret tütünün
içilmesini kötüleyen hiçbir âlim yoktur. O halde, sigara içmenin kötülenmesine
sebep olan şartları taşımayan bir kimsenin az miktarda tütün içmesine, haram ve
mekruh denmemiştir.
-------------------- ... |