Türklerdeki asalet
A. L. Castellan, 1811 yılında yayınladığı Letters sur la Grece I'Hellespont et Constantinople isimli
eserinde şöyle bir olay anlatıyor:
"Dostlarınızdan biri, içinde 1000 kuruş bulunan bir torba ile İstanbul'da Beyoğlu'na doğru yola
çıkar. (Daha önceki verilen fiyat listesine bir daha göz atılacak olursa, o zaman için 1000 kuruşun
ne kadar önemli bir para olduğu anlaşılır) Tophane iskelesine çıkarken torba yırtılır; Paralar
dökülüp rıhtımın üstüne dağılır ve hatta bazıları denize yuvarlanır. Halk hemen oraya üşüşür;
herkes bulabildiği kadar toplar. Para torbasının sahibi onların bu hareketlerini büyük bir endişe
içinde takip eder; toplanan paraların getirilip deniz kenarında kalan torbaya konduğunu görünce
içi biraz ferahlar, Derken, kayıkçılar suya dalıp denizin dibine gitmiş olan kuruşları çıkarmaya
başlarlar. Avrupalı dostumuz bütün bunlara karşı cömertlik yapmak ister isterse de onlar
'vazifelerini yaptıklarını' söyleyerek verdiği parayı almazlar her biri bir tarafa çekilir giderler.
Zaten o kadar çok insana bahşiş yetiştirmek de mümkün değildir. Dostumuzun şaşkınlığı süreken
orada bulunan hamallardan biri torbayı alır ve dostumuzun evine götürür. Adam orada hemen
parasını sayar ve görür ki, 1000 kuruşu tamı tamına durmaktadır! Gözlerine inanamaz; bir daha
sayar... Hayret!.. Bir kuruş bile eksik değildir."
A L. Castellan bunları yazıyor ve soruyor:
"Halkın en fakir tabakasındaki incelik ve zarâfetin bu derecesi acaba yalnız Türklere mi münhasırdır?"
--------------------
...